istanbul escortistanbul escort ankara escortankara escort beylikdüzü escortbeylikdüzü escort bahçeşehir escortbahçeşehir escort beylikdüzü escortbeylikdüzü escort istanbul escortistanbul escort Yemek Beklemez: ENGİNARLI VE KUŞKONMAZLI BAHAR ÇORBASI

11 Nisan 2013 Perşembe

ENGİNARLI VE KUŞKONMAZLI BAHAR ÇORBASI





Bahar çorbası demek geldi içimden...

Baharı bekliyoruz ya dörtgözle gelsin diye, nazlanıyor bu sene bahar. Havalar hala soğuk ve bir de yağmur var buralarda, başladı yağmurlar her sene olduğu gibi ama bu sene soğuk da var beraberinde. Evde battaniyeler, şallar hazır konumda, üşümekle üşümemek arası  yani...

Tabiat uyanmak istiyor ama uyanamıyor, tıpkı bizim gibi...

Bu aralar sabah uyanmak zor, birşeyler yapmak zor, hele evle ilgili temizlik olayları çok zor. Otursam saatlerce kalkmadan yerimden ya da sabah daha geç uyansak. Sabah erken kalkmayı alışkanlık haline getirmiş ben bile uyumak istiyorum geç saatlere kadar, dışarıda zaten yağmur ve karanlık bir hava...

Kalkıyoruz gene de kendimizi zorlayarak ve diyoruz ki yağmur yağıyor gene...

Tamam öğrendim artık, mevsimler böyle geçiyor bir diğerine ama insanız işte her zaman bir şekilde sıkılacak bir şey buluveriyoruz; bahar gelmedi, bu yaz çok sıcak oldu, bu kış çok soğuk geçti...böyle böyle geçiyor mevsimler, farkında değiliz aslında her mevsim  yerli yerinde ve zamanında geçiyor, hatırlasanıza nice 23 Nisan yağmurlu geçti yıllarca, hatta kar bile yağdığı zamanlar var. Çiçeklenmiş meyve ağaçlarının donup meyvelerini veremediği zamanlar var. Bazen değişiklikler oluyor tabii ama gene kış kışlığını yapmadan, mart kapıdan baktırmadan,bahar çiçeklerini açmadan geçmiyor. Ve tabii ki bahar yağmurları olmadan da olmuyor. 


Ankara’yı bilirim bahar yağmurlarında, her sene aynı şeyler yaşanırdı, kış sıkıcı geçer ve Mart bitince, havalar da biraz ısınınca hemen yaz geldi sanırdık. Kalın kıyafetler çıkarılır, özlenen ince kıyafetlere  geçmek isterdi herkes. Tam da bu zamanda başlardı bahar yağmurları Ankara’nın. Yağdı mı iyi yağardı, yollar dolar, bozulan arabalar kenara çeker, hareket halinde olan arabalar da bol bol su sıçratır,  insanlar karşıdan karşıya geçmek için iki kaldırım arasına aralıklarla yerleştirilmiş parke taşlarının ya da yol boyundaki bir dükkan sahibinin uzattığı uzun bir kalasın üstünden geçmek zorunda kalırdı ama nafile,  ayakkabılar, çoraplar, pantalon paçaları su içinde kalırdı, yağardı bazen bir anlık ve sonra pırıl pırıl bir güneş. Bazen bu bir anlık yağmur öncesinde açardı güneş, kimse inanmazdı yağmur yağacağına, kızgın ve parlak güneşin arkasından bulutlarla dolardı gökyüzü. Belki sizler de bilirsiniz genelde akşam saatlerinde yağan bu bahar yağmurlarına memur ıslatan adı da verilir tam mesai bitimi saatinde olduğu için...

Yağmuru, soğuğu, pırıl pırıl güneşi derken zamanı da alıp götürüyor mevsimler. Bu nedenle takılmayalım yağmurlara, yağmurlar görevini yapıyor, yağıyor ve toprağı suluyor...

Bize de yağmuru ve onun beraberinde getirdiklerini gözlemek düşüyor. Tomurcukları seyretmek mesela...her gün yanından geçip gittiğiniz bir ağaç varsa eğer izleyin onu, şimdi tam zamanı, tomurcuklarını, nasıl açmaya çalıştığını, bir tomurcuğun nasıl bir çiçeğe ve meyveye dönüştüğünü gözlemleyin. İnanın hiç vaktinizi almaz, zaten yolunuzun üstü, bir bakış atmak yeterli...

Gözüme kestirdiğim ağaçlarım var benim ve onları gözlüyorum her mevsim, şimdi tomurcuklandılar, bazıları dayanamadı açmaya başladılar bile...

Bu düşünceler içinde mutfağa girip de çorba yapılırsa ve kullanılan sebzeler de bahar sebzeleri olursa, çorbanın adı bahar çorbası olur dedim kendi kedime...

Bahar tomurcukları, meyveleri ve sebzeleri ile yavaş yavaş gelirken bahar gibi bir çorba size...


MALZEMELER

2 yemek kaşığı zeytinyağ

2 yemek kaşığı un

4 su bardağı su

2-3 tane ayıklanmış enginar

3-4 tane kuşkonmaz

3-4 tane havuç

1 tane kuru soğan

Bir tutam dereotu ( ince doğranmış )

2 diş sarımsak ( rendelenmiş )

Dereotu ve sarımsak hariç diğer sebzeleri ufak dilimler halinde doğrayın. Unu ve zeytinyağını bir tencereye alın ve çok az kavrulacak şekilde kavurun ve suyu ilave edin, aynı zamanda da unun topaklanmaması için çırpıcıyla karıştırın. Doğradığınız sebzeleri ilave edin ve kaynayıncaya kadar karıştırın. Kaynamaya başlayınca ateşi kısın ve kendi halinde sebzelerin pişmesini bekleyin. Sebzeler yumuşayınca blendırdan geçirin ve tuzunu atın, suyunu zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Eğer koyu geldiyse biraz daha su ilave edebilirsiniz ya da tam tersi biraz daha kaynatabilirsiniz. Pişirme işlemi bitince, rendelenmiş 2 diş sarımsağı ve ince doğradığınız dereotlarını çorbaya ilave edip servis yapabilirsiniz.



AFİYET OLSUN



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder