Bu soğuk kış günlerinde bir de soğuk algınlığınız varsa ve çok üşüyorsanız, bu çorba tam size göre...bir de zencefil sevmeniz gerekiyor...tam içinizi ısıtacak ve mikroplara karşı direncinizi arttıracak bir çorba.
MALZEMELER
2 yemek kaşığı zeytinyağ
2 yemek kaşığı un
2 tane soğan
2 tane havuç
½ pırasa
1 küçük boy turp
½ kereviz
1 çorba kasesi lahana
2 ceviz büyüklüğünde zencefil
4 su bardağı su
Tuz
Bütün malzemeleri yıkadıktan sonra çok büyük olmayacak şekilde doğrayın. Unu yağda çok az kavurun ve 4 su bardağı su ilave edin, iyice karıştırın, doğradığınız bütün malzemeleri içine ilave edin. Kaynamaya bırakın ve kaynayınca kısık ateşte sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Sonra blendırdan geçirin. Tuz ilave edin ve biraz daha kaynamaya bırakın.
Çorbanın kıvamını kendi zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Bu çorba biraz koyu kıvamlı olursa çok daha güzel oluyor. Farklı baharatlar da ilave edebilirsiniz. Ama zencefil olduğu için sadece tuz atmak yeterli geliyor. Çorba pişerken zencefilin taze kokusu eve doluyor, bu kokuyu çok seviyorum...
Ve fincanda çorba içmek, üniversite yıllarımdan kalma tatlı bir anı, yurt anılarından bir tanesi diyebilirim. Zaman sorunu olurya öğrencilerin, sınavlar, ödevler hiç bitmez, evde de değilseniz, yemek kokusuyla sizi karşılayacak eviniz de uzaklardaysa yapılacak tek şey var yemek yemek için, o da en pratik olan beslenme şekli. Sizi en kısa yoldan doyuracak her türlü şey. Bunlardan biri de o zamanlar daha yeni yeni çıkan fincanda hazır çorbalar. Bir büyük fincana hazır çorba konulur ve üstüne sıcak su ilave edir, karıştırılır ve afiyetle içilir...Neyse ki öğrencilik zamanım 4 yılda bitmiş, böyle bir beslenme tarzına ve hazır paket gıdalara o zamanlardan beri karşıyım aslında. Paket gıdaları istemesem de fincanda çorba en tatlı anılarımın içindedir. Bir fincan çorbanın nesi güzel bir anı diyebilirsiniz, haklısınız da; esas lezzet veren şeyin ne olduğunu söylemedim size, arkadaşlarım, çok sevdiğim oda arkadaşlarım...
Beraber içerdik o çorbaları çalışma aralarında, saçımız başımız dağılmış, uykusuzluktan gözlerimiz küçülmüş, sohbet ederdik edebildiğimizce, konuşurduk oradan buradan sonra dağılırdı herkes çalışma masasındaki yerlerine. Herbiri farklı yerlerde şimdi, farklı uğraşlarda.
Bir fincan çorba işte bu nedenle tatlı bir anı olarak kaldı bende...
AFİYET OLSUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder