Geçen gün arkadaşlar arasında maydonozların çok çabuk bozulmaları ile ilgili konuşurken bunu yazmalıyım dedim, dedim ama zaten pek çok kişinin bildiği bir yöntem diye düşündüm... sonra dur dedim kendi kendime...belki bilmeyenler vardır, tesadüfen okurlarsa iyi olur... Bir televizyon programında öğrenmiştim bu yöntemi uzun zaman önce, şimdi çok hoşuma giderek uyguluyorum ve herkes de bilsin istiyorum. Bu sayede neredeyse 3 haftaya kadar maydonozlarımı taze taze saklayabiliyorum, sanırım bu durumdan maydonozlar da memnun...marketten eve gelince sanki bir çiçek gibi maydonozları bir vazoya yerleştiriyorum...sıcak günlerde buzdolabında saklıyorum. Tabii buzdolabınız küçükse biraz sorun oluyor bendeki gibi ama olsun maydonozlar sağlam...yada soğuk günlerde resimde olduğu gibi balkonda bir yerlere koyabilirsiniz. Böylece siz memnun, maydonozlar memnun...
31 Mayıs 2011 Salı
30 Mayıs 2011 Pazartesi
YILLAR
Paylaştıkça çoğalır sevgiler
Saygı olmadan olmaz ama
Kötü günlerde yüzümüzde gülücükler
Önümüzde güneşli günlerin heyecanı
Arkamızda unuttuğumuz gölgeli günler
Yanımızda canımızdan çok sevdiğimiz iki kızımız
Geçmiş gitmiş koca 20 yıl hiç anlamadan
Zaman, çabuk geçer derlerdi de inanmazdım
Akıp gitmiş öylece...
Ama sevdiklerim yanımda
Yanımda olmayanlar da gönlümün en güzel köşelerinde
Başka bir şey istemem...
Nice mutlu ve huzurlu yıllara hep birlikte...
resim: http//www.ciceksepeti.com
26 Mayıs 2011 Perşembe
MAEVE BINCHY
Okumuşsunuzdur belki. Ben beş kitabını okudum. Kolay kolay aynı yazarın kitaplarını çok fazla okuyamam. Okudukça kitaplar aynıymış gibi gelir bana, karakterler, olaylar, anlatım tarzı birbirine çok benzer. Ama Maeve Binchy beni çok etkiliyor. Yeni kitapları çıksada okusam dediğim zamanlar olmuyor değil. Bilmiyorum ama her kitabında sanki benden bir şeyler var. Okudukça kendimi görüyorum bazı karakterlerde. Kitaplarında büyük dostluklar, sevgiler, nefretler, kısacası yaşamak ve insanca duygular var. Okumayı sevmeyenler için kesinlikle öneririm. Çünkü o kadar güzel kaleme almış ki, hemen okuyup bitirmek istiyorsunuz. Bitirdikten sonra da uzun bir süre olayları düşünmekten kendimi alamıyorum. Kısacası şeker gibi kitaplar, okumanızı tavsiye ederim...
25 Mayıs 2011 Çarşamba
NEDEN
NEDEN
Yeni yaktığı sigarasıyla asansöre biner insan ve hiç sigara içmemiş birisinin yanında zevkle içer sigarasını
Karnında bir bebek varken; günde bir taneden bir şey olmaz der
Piknik yaptıktan sonra çöplerini toplayarak çevreye gösterdiği özeni, sigara içerek mükemmel bir tasarım olan kendi vücuduna göstermez
Temiz bir bardak meyve suyu içmek varken, içinde neler olduğunu bilmemesine imkan olmayan sigaranın dumanını çeker içine
Kendini zehirlemek için içtiği sigarasını çocuklarına aldırır bakkaldan
Yere düşmüş bir ekmek parçasını kirlendi diyerek çöpe atar ama yerden daha pis olan sigarasını itina ile çantasında taşır
Sıkıntılarını paylaşacak bir dostla konuşmak varken sigaraya sarılır
Sigara beni rahatlatıyor yalanlarıyla kendini yıllarca kandırır
Torunlarının sağlıklı bir dede ve nineye sahip olma şanslarını ellerinden alır
Kanser gibi dev bir gerçeği görmezlikten gelir
Sigara ile ilgili böyle bir yazıyı hep yazmak istemiştim, sonunda oldu. Çünkü beni çok rahatsız eden bir konu. Sigara benim hayatıma hiç girmedi, tadına bile bakmadım. İçenlere de bir anlam veremedim. Hep bu soruları sordum kendime ve şimdi hepsini bir araya getirdim, size soruyorum. Benden hatırlatması...
Resim; dusunmekvepaylasmak.blogspot.com
24 Mayıs 2011 Salı
PORTAKALLI PIRASA
Nasıl olur öyle dediğinizi duyar gibiyim... Hem de öyle güzel oluyor ki...
Pırasa yemeği yapınca aklıma hep babam gelir. Çünkü babam pırasayı çok sever, hem de yanında kızarmış ekmek olursa daha bir keyifle yer. Bu nedenle pırasa ve kızarmış ekmek kokusu ve babam benim için aynı çerçevede yer alan güzel bir anıdır. Ama onun sevdiği pırasa salçalı olanıdır, annem de güzel yapar ...
Bu pırasa portakal suyu ile pişiyor. Yani tüm malzemeler aynı;
MALZEMELER
500 g pırasa
1 çay bardağı havuç
½ çay bardağı pirinç veya buğday
Portakal suyu ( istediğiniz kadar )
Zeytinyağı, tuz, zencefil
Aslında genelde ben yemek yaparken isteğe bağlı olarak malzemeleri azaltır veya çoğaltırım. Bu nedenle miktar vermek istemem, havucu bol veya buğdayı bol seversiniz, sulu bir yemek olsun istersiniz... bu tamamen isteğinize bağlı...Ama denemediyseniz bir kere olsun denemenizi tavsiye ederim portakal suyu kullanmayı ve buğdaylı yapmayı, buğdayın faydalarını da göz ardı etmeyin. Aynı şekilde zencefili de tavsiye ediyorum, ama yemeğin tadını değiştirmeyecek oranda kullanırsanız faydalı bir baharatı herkese yedirmiş olursunuz. İşte bu kadar basit malzemelerle, istediğiniz kıvamda pişirerek güzel bir lezzet elde ediyorsunuz. Yemeğin rengi de çok güzel oluyor, ben artık hep böyle yapıyorum. Tabii bir de zetinyağı olayı var, bu da olmazsa olmazlarından. Bir şey daha deneyin ve yemek piştikten sonra zeytinyağını üstüne şöyle bir gezdirin. Çok şey deneyin der gibi oldum ama olsun siz gene de deneyin... Bu arada bu tarifi çok sevdiğim ve saydığım bir arkadaşımdan aldığım için ona da çok teşekkür ediyorum, her yaptığımda kulaklarını çınlatıyorum.
22 Mayıs 2011 Pazar
UN HELVASI
Canınız tatlı isteyince ne yaparsınız ? Zor bir soru…Ben önce evin içinde biraz dolanırım, belki tatlı isteğim geçer de suç işlemekten kurtulurum diye, çünkü tatlı birşey yemeye başlayınca insan kendini alamıyor ve dozunu kaçırıyor, işte bu durumlarda yani dayanamayıp çok tatlı yediğim zamanlarda kendimi hep suçlu hissederim, biliyoruz ki tatlı insana zararlı...ama nedense bu zararlı şeyleri yediğimiz zaman çok mutlu oluyoruz, belki de hergün aynı saatte tatlı yemek istiyoruz. Evin içinde dolaşmam bittiği halde hala tatlı istemeye devam ediyorsam eğer, diyorum ki kendi kendime aman boşver ne uğraşacaksın şimdi...ama nafile...işte böyle durumlarda imdadıma yetişen çok güzel bir tatlı var...taa Osmanlı Mutfaklarından belki de daha eski tarih zamanlarından günümüze kadar gelen, mis gibi kokusuyla iştah açan, benim çok sevdiğim, özellikle kandil günlerinde yapmaya çalıştığım, nefis bir tatlı; un helvası, fıstıklı olursa daha da güzel olur...
Ben yıllardan beri aynı ölçülerle yapıyorum un helvasını;
MALZEMELER
3 ölçü yağ
4 ölçü un
5 ölçü şeker
5 ölçü sıcak su
İsteğiniz miktarda fıstık
Bu ölçüler çay bardağı da olabilir, su bardağı da,fincan da, helvayı ne kadar yapmak istediğinize bağlı. Yağ için de aynı şey geçerli, tereyağ da olabilir, sıvı yağ da, o an kendinizi nasıl hissediyorsanz malzemenizi ona göre kullanın, miktarı için de aynı şey geçerli, ben hep 2 ölçü yağ kullanıyorum. Siz de azaltabilirsiniz. Daha sonra unu ilave edin ve yavaş yavaş karıştırarak unu güzelce, yakmadan kavurun. Bu aşama biraz yorucu oluyor ama kavurmak önemli. Kavurma işleminden sonra tavayı ocaktan alın ve üstüne şekeri ilave edin, şeker yok oluncaya kadar karıştırın. Bu arada biraz soğumuş olacak. Ben böyle yaparak su dökülünce sıçramasını önlemiş oluyorum, aksi halde ocak biraz batıyor, söylemedi demeyin...Sonra yavaş yavaş sıcak suyu ilave ediyorum ve tekrar ocağın üstüne alıyorum, kısık ateşte suyu bitene kadar karıştırarak pişiriyorum. Ocaktan aldıktan sonra ayrı bir yerde az bir yağda kavurduğum fıstıkları ilave ediyorum ve tavanın ağzını kapatarak demlenmesi için 10-15 dakika bekliyorum. Sonrası size kalmış, istediğiniz şekilde şekil verip servis yapabilirsiniz...
19 Mayıs 2011 Perşembe
17 Mayıs 2011 Salı
ELMALI KEK
Sever misiniz? Ben çok severim, elmaların kekin içinde yumuşaması ve kek ile bütünleşmesi... hafif hafif de tarçın kokusuna cevizin tadı da eşlik etti mi, değmeyin keyfime. Yanında güzel de bir çay....Yumuşak kekleri oldum olası hep sevmişimdir. Çok fazla kızarmadan, daha pembe iken çıkarsa fırından tam bana göre...Bu da işte öyle bir kek.
MALZEMELER
3 yumurta
2,5 çay bardağı toz şeker
125 g tereyağ (erimiş olursa iyi olur)
Bir limon kabuğu rendesi
Bir tutam tuz
2 çay bardağı süt
1 su bardağı dövülmüş ceviz
2 su bardağı un
Vanilya
Kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tarçın
Bu malzemelerin hepsini karıştıralım ve istediğiniz bir kek kalıbına dökelim. 3-4 tane elmanın kabuklarını soyup dilimleyelim ve kek hamurunun üstüne yerleştirelim. 180 derecelik fırında arzunuza göre kızarmış ya da hafif pembe oluncaya kadar pişirelim. Fırından çıkınca üzerine kayısı reçelinden sürelim ve soğuması için beklerken hemen çay demleyelim.
Ayrıca kekin fotoğraflarını çekerek bana yardımcı olan arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
Ayrıca kekin fotoğraflarını çekerek bana yardımcı olan arkadaşlarıma da teşekkür ederim.
AFİYET OLSUN
14 Mayıs 2011 Cumartesi
NEŞELİ KURABİYE
Yemesi kadar yapılışı da eğlenceli olduğu için böyle bir isim vermek geldi içimden, belki başka isimleri vardır...Tüm kurabiyelerde olduğu gibi bunda da tereyağ olması benim için eksi bir puan ama tereyağ yerine başka bir yağ kullanırsam aynı lezzeti vermiyor... Aslında bu hamurdan çok fazla sayıda kurabiye çıktığı ve hepsini bir oturuşta yemediğimiz düşünülürse pek zararlıymış gibi gelmiyor. Ayrıca bir haftadan daha fazla bir süre dayanıyor. Yani yavaş yavaş uzun bir sürede tüketirsek sanırım masum bir kurabiye... Tabii lezzeti konusundaki bu fikirler bana ait, yaptıktan sonra umarım siz de beğenirsiniz.
MALZEMELER
250 g tereyağ
2 tane pişmiş yumurtanın sarısı
Yumuşak bir hamur oluncaya kadar un, yaklaşık 3 su bardağı
Hamurdan ufak parçalar alınarak küçük yuvarlaklar şeklinde kurabiyeler yapılır ve 175 derecelik fırında 20-25 dakika pişirilir. Beyaz kalmasına dikkat edilir.
Aşağıdaki karışım çukur bir kaba hazırlanır
1 su bardağı şeker
2 yemek kaşığı kakao
Fırından çıkan kurabiyeler dağılmaması için dikkatlice bu karışımla karıştırılır, sıcak olacağı için dikkatli olmak gerekir...
AFİYET OLSUN
10 Mayıs 2011 Salı
İSTANBUL HATIRASI ve BAB-I ESRAR
Her ikisi de Ahmet Ümit`in romanı ve her ikisi de çok güzel.
İstanbul Hatırası`nı yeni bitirdim. Peş peşe işlenen cinayetlerle birlikte İstanbul`un tarihini de anlatan güzel bir polisiye. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait eserlerin hikayelerinin anlatıldığı, bir çok İstanbullu karakterin konu içinde olduğu ve bu karakterlerin birbirleri ile ilişkilerinin anlatıldığı, sıkılmadan okuduğum bir kitap.
Bab-ı Esrar da okurken beni hiç sıkmamıştı. Hele bir de benim gibi Mevlana ve Şems-i Tebrizi ile ilgileniyorsanız tam size göre bir roman. Şems-i Tebrizi cinayetini aydınlatmaya çalışan bir polisiye roman olup aynı zamanda da din, aşk ve inanç kavramlarının birarada bulunduğu bu kitap beni çok etkilemişti.
Bu arada bu kitapları okumam için bana veren arkadaşlarımı da unutmamam gerekir. Onların sayesinde okuma fırsatı bulduğum için arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
8 Mayıs 2011 Pazar
ANNE
ANNE
SENİ ÇOK SEVİYORUM
BİLMEDEN KIRDIYSAM EĞER SENDEN ÖZÜR DİLİYORUM
AMA HAKKINI NASIL ÖDERİM BİLEMİYORUM
CANIM ANNEM ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN
Annemin ve kayınvalidemin anneler günü kutlu olsun.
Ben de bir anneyim. Mutlu bir anne olmamı sağladıkları için kızlarıma çok teşekkür ediyorum, onları çok seviyorum. Onların sayesinde annelik duygularını tadıyorum, iyiki varsınız...
4 Mayıs 2011 Çarşamba
Evde yoğurt yapmak…
Önceden annem yapardı. Kapıya sütçü gelirdi, alınan süt güzelce kaynatılırdı, bu arada kaynayan sütün kokusu bütün eve yayılırdı...süt istenilen sıcaklığa gelince de üstüne birşeyler örtülür ve mayalanmaya bırakılırdı. Üstündeki kaymak en çok hoşuma giden kısmıydı. Hala da çok severim yoğurdu ve kaymağını. Sonra hazır yoğurtlar çıktı ve ev yapımı yoğurtlar yavaş yavaş kaybolmaya başladı yada insanlar artık uğraşmak istemedi...Ama benim aklım hala evde mayalanan yoğurtlarda. Bu nedenle fırsat buldukca evde yoğurt yapmaya çalışıyorum. 1 litre sütü 2 çorba kaşığı yoğurtla mayalıyorum. Böylece o günleri hatırlıyorum.
AFİYET OLSUN
3 Mayıs 2011 Salı
ISLAK KEK İlk Tarifim, İlk Tarifim…
İlk tarif olarak ilk tarifimi yazmaya karar verdim. Bunun için de yıllar önceye gitmem gerekti, açıkcası çok zaman geçmiş. Gittiğim bir kursta aldığım ve ilk yaptığım andan itibaren her zaman başarı ile sonuçlanan, beni hiç üzmeyen bir tarif. Tabii lezzet açısından da gayet güzel sonuç veriyor bana göre. Deneyin pişman olmazsınız…
MALZEMELER
4 yumurta
1,5 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1 paket ( 250 g ) margarin ( eritilmiş )
1 paket kakao ( yaklaşık 3 çorba kaşığı )
Bütün bu malzemeleri karıştırdıktan sonra 1 su bardağı kadarını ayırdıktan sonra içine eklemeye devam edin,
2,5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Karıştırma işlemi bittikten sonra istediğiniz bir kek kalıbında 180 derecelik fırında pişirin. Pişen keki istediğiniz şekilde dilimleyin ve ayırdığınız 1 bardak karışımı kekin üstüne eşit bir şekilde dökün ve soğuması için biraz sabredin. Üstünü hindistan cevizi ile süsleyebilirsiniz.
Ayrıca ben bu keki şu şekilde de yapıyorum bazen, margarini eritirken içine 100 g da bitter çikolata ilave ediyorum ve ikisini birlikte eritiyorum, daha güzel oluyor gibi.......deneyin bakalım siz hangisini beğeneceksiniz...
AFİYET OLSUN
1 Mayıs 2011 Pazar
Herkesin Bir Tarif Defteri Vardır
Biz bayanların çoğu yeni ve güzel bir şeylerin tadına bakar bakmaz hemen nasıl yapıldığını merak eder, tarifini almaya çalışırız. Sonra bu tarifleri acele olarak bir kağıda, boş bir sayfanın kenarına karalama olarak yazarız. Çoğu zaman unuttuğumuz bu tarifler böylece birikmeye başlar. Ben de aynen bu şekilde biriktirmeye başladım bulduğum tarifleri. Sonra bir defter gördüm ve bütün biriktirdiklerimi uygulayıp, denedikten sonra işte bu defterde yazmaya başladım. Tarif defterimi çok seviyorum, içinde yirmi yıllık tarifler var, her tarifin de bir anısı..........İşte bu nedenle defterim benim için çok kıymetli.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)