istanbul escortistanbul escort ankara escortankara escort beylikdüzü escortbeylikdüzü escort bahçeşehir escortbahçeşehir escort beylikdüzü escortbeylikdüzü escort istanbul escortistanbul escort Yemek Beklemez: Ağustos 2013

31 Ağustos 2013 Cumartesi

ZEYTİNYAĞLI BAMYA





Biliyorum herkes sevmez bamyayı...

Olsun belki damak zevkiniz değişmiştir, hani olur ya bazen ben çocukluğumda sevmezdim ama şimdi çok seviyorum dediğimiz anlar...

Ya da hiç denememiş olanlar...

Biz seviyoruz ve yaz bitmeden de bolca yedik sanırım. Kışın da dondurulmuş bamyalara devam ederiz...

Yapımı diğer zeytinyağlı yemekler gibi. Soğan, sarımsak ve domatesi doğradıktan sonra zeytinyağ ilave ettiğim tencerede şöyle bir çeviriyorum, kavurmuyorum yani...sonra da bamyaları ve tuzu ilave edip üstünü geçmeyecek kadar su ile kısık ateşte pişiriyorum. Domatesi bol olursa çok daha lezzetli oluyor. Eğer ekşili severseniz ocaktan alınca üstüne limon sıkabilirsiniz ya da yerken...



Biz bu en sade haliyle seviyoruz... Ama siz damak tadınıza göre başka ilaveler de yapabilirsiniz.

Yapımı bu kadar basit ama sanırım iş ayıklama kısmında. Teker teker ayıklamak biraz zaman alabilir. Ve ayıklama işlemini çok derinden yapmamaya gayret edin. Böylece bamyada meydana gelen salyalanmayı en aza indirmiş olursunuz ve ayıkladıktan sonra bol limonlu suda bekletmek de unutulmaması gereken bir diğer nokta.



AFİYET OLSUN



27 Ağustos 2013 Salı

FIRINDA ÇUPRA ( ÇİPURA )





Çupra ya da çipura, sanırım her ikisi de kullanılıyor…

En pratik yemeklerden bir tanesi…Özellikle yemeğiniz yoksa, acele yemek yapmanız gerekiyorsa ya da günün sonunda yemek yapamayacak kadar yorgunsanız çok çok basit bir tarif.



Balıklar alınıyor, tepsiye şöyle bir zeytinyağı gezdiriliyor, balıklar diziliyor. Üstüne patates ve domates dilimleri, iri doğranmış soğanlar ve biberler yerleştiriliyor. Tuz, kekik ilavesinden sonra biraz da üstüne zeytinyağı gezdiriliyor. Sonra 200 dereceye ısıtılmış fırında pişiriliyor.



AFİYET OLSUN



22 Ağustos 2013 Perşembe

GÜNLER BİTTİ...





Bir kış boyunca hayalini kurduğumuz, dört gözle beklediğimiz yaz günleri bitti...bizim için bitti...

Aslında yaz devam ediyor ama bizim tatilimiz bitti...


Çabuk bitti her zaman olduğu gibi...

Türkiye’de olmak çok güzel, seviyorum yurdumu, insanlarını...


Bir sonraki görüşme tarihine kadar mutluluklar dilendi annelere, babalara, kardeşlere, yeğenlere...aklımız buralarda kalarak, daha fazla kalmak isteyerek, daha çok görüşmek dileyerek...



Güzel görüntüleri ve gülücükleri yanımızda götürerek dönüyoruz işte...

Bizi bekleyen yeni bir döneme hazırlanmaya çalıştık kendimizce, bol bol memleket havası kokladık...


Ve böyle böyle kareler kaldı yıl boyu bakıp bakıp hasret gidereceğimiz...

Sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle...






15 Ağustos 2013 Perşembe

ÇATLAK KURABİYE





Bir kurabiyeyi  denemek için bu kadar zaman geçer mi...


Bazen bazı olaylara inanamıyorum. Alt tarafı bir kurabiye, hemen bir hamur yap ve dene...


Olmuyor demek...


Bu kurabiyeyi uzun bir zaman önce görmüş ve denemek istemiştim. Şu gün bu gün derken uzunca bir sürenin geçmiş olması beni şaşırttı...


Ne denir kısmet...


Görüntüsü kadar tadı da güzel bir kurabiye, içi dışı gibi sert olmuyor, yemesi hoş...


Bir çok tarif var bu kurabiyeye ait. Ben kolay olan bu tarifi uyguladım.


MALZEMELER


1 tane yumurta


¾ su bardağı şeker


2 yemek kaşığı süt


2 yemek kaşığı tereyağ


½ su bardağı kakao


1 paket vanilya


1 paket kabartma tozu


1 çay kaşığı tuz


2 su bardağı un


Ve ayrıca


1 su bardağı pudra şekeri




Malzemelerin hepsi ile yumuşak bir hamur hazırlayın. Un miktarında ayarlama yapabilirsiniz. Bu nedenle unun hepsini birden değil de azar azar ilave ederek yoğurun ve şekil alabilen bir hamur elde etmeye çalışın. Hamurun üstünü örterek  buzdolabında yarım saat dinlendirin.


Pudra şekerini çukur bir tasa koyun. Hamurdan ufak parçalar koparın,  yuvarlak hale getirin ve bolca pudra şekerine buladıktan sonra yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin.


180 dereye ısıtılmış fırında 10 dk pişirmeniz yeterli oluyor.


Üzerine buladığınız pudra şekeri sayesinde böyle bir görüntü alıyor kurabiyeleriniz...


Ben çok sevdim...




AFİYET OLSUN



13 Ağustos 2013 Salı

KABAK ÇİÇEĞİ DOLMASI VE GÜZEL GEÇEN BİR BAYRAM...









Bayramın iyisi kötüsü olmaz...


Ama bazı bayramlar güzel olur, ayrı bir tadı olur...bir başka olur işte...


Çok gezmek, çok kişi görmek, çok çok baklava yemek değil...


Bir kaç ufak şey güzel yapar anları...


Çok konuşulmasa bile bir ömür hatırlanır bazı birliktelikler...


Güzel bir bayramdı...


Beni yatıran ve acımasızca ağrıyan başıma inat yine de güzeldi bayram...


Yattığım yerden heyecanla hazırlanan sofralarda çatal kaşık seslerini duymak, büyüklerin ve en önemlisi de bir sonraki yıla ne kadar büyüdüklerini görüp şaşıracağım ufaklıkların kendi aralarındaki tatlı konuşmalarını duymak...


En küçüğümüz 1,5 yaşında olduğu için onun etrafında dolaşmak,kendince söylediği kelimeleri bir kere daha tekrarlasın diye kandırmaya çalışmak...  


Yılda bir kere görme şansı yakaladığımız anneler, babalar, kardeşler ve yeğenlerle geçen bir kaç gün...diğer akrabalar da eklenince bu bir kaç günlük zaman dilimine...daha ne isterim ki...çok mutlu etti beni...


Hüzün de vardı tabii...


Anneannemsiz bir büyükbaba gördüm bu sefer, alışık olmadığım bir görüntü, büyükbabamı yalnız görmek, her yere beraber giden, birbirlerinin gözlerinin içine bakan iki arkadaştan biri yoktu bu sefer...bir yıl oldu...Allah rahmet eylesin...


Böyle güzel bir bayram oldu işte, kabak çiçeği dolması bahane, hızla geçip giden günlerden 
bir kaçını alıp kağıtlar üzerinde tutmaya çalışmak asıl derdim, unutmak  istemeyiz ya bazı günleri...


Bu güzel günleri keyifli kılan şeylerden biri de yemekler tabii...

Gönülden kurulmuş sofralarda oturup sohbetler etmek de var...herkesin elinin değdiği yemekler, salatalar yapmak da...


Kabak çiçeği dolması da anne ve teyze eli değerek yapılan lezzetli bir yemek oluverdi bir anda...


Kabak çiçekleri alınmasıyla başladı herşey...ama öğleden sonra olduğu için biraz kapanmıştı çiçekler, bu nedenle biraz soğuk suda beklettik ve içinin tohum kısımlarını çıkarttık. Sabah erkenden toplanmış, kapanmamış çiçekler bulmak bu işin en önemli kısmı ama suda bekletince de bir problem olmadı.



İçi için hazırlanacak karışımın miktarlarını veremiyorum çünkü çiçek sayınıza göre değişebilir. Ama her bir çiçeğe bir tatlı kaşığı miktarında iç malzeme konulduğunu söyleyebilirim. Diğer dolmalarda olduğu gibi bir iç malzemesi hazırlayabilirsiniz. Pirinçle birlikte ince doğranmış soğan ve sarımsak zeytinyağında hafif kavrulur ve çok az bir suyla kısık ateşte pişirilir. Sonra içine nane, karabiber, tuz, çok az salça ilave edilir ve soğuduktan sonra çiçeklerin içi doldurulur. Çok fazla doldurmamak gerekir, pişerken çiçeklerin  patlamaması için. Bu malzemelere siz daha farklı lezzetler de ilave edebilirsiniz isteğinize göre. Dolmalık fıstık ve kuş üzümü de ilave edebilirsiniz seviyorsanız eğer... Doldurulmuş çiçekler tepsiye dizilir, üstüne çok az zeytinyağı dökülür ve üstünü geçmeyecek kadar su ilave edilerek pişirilir. Kaynamaya başlayınca kısık ateşte pişirmeye devam edilir.


Limon sevenler için bol limon sıkılarak servis yapılabilir ya da sarımsaklı yoğurtla  yenir...sade de yiyebilirsiniz...


Annemin ve teyzemin ellerine sağlık...




AFİYET OLSUN