Burası Fethiye-Kargı köyü. Yeşillikler arasında, buz gibi suların aktığı, gözünüzü doğayı seyretmekten alamayacağınız bir güzelliğe sahip, sakin, kendi halinde bir yer. Kendi başımıza sanırım keşfedemezdik, bilen birileri olmadan olmazdı... Arkadaşlarımızın sayesinde biz de bu güzel yeri görmüş olduk. Sanırım biz de sevdiklerimizi getirmekten çok büyük bir mutluluk duyacağız, sabırsızlanıyorum...
Herşey doğal burada, olduğu gibi. Bir aile işbirliği, ailedeki herkes çalışıyor, evleri de burası, hemen yanda. Aile büyükleri ekmekleri yapıyor, daha gençler masalara servis, diğerleri de sipariş alıyorlar, herkes koşuşturuyor anlayacağınız ama yüzlerinde bir gülücük ve tatlı bir mutlulukla. Kahvaltı sofralarında bulunan herşeyi kendileri yapıyorlarmış, gayet lezzetli.
Buraya kadar çok güzel, ama benim daha çok hoşuma giden başka şeyler de var. Bu mekanın kurulmasını sağlayan Enver Yalçın aynı zamanda bir de müze oluşturmuş hemen yanında; Yörük Müzesi... Köy yaşamına ait herşey var müzede. Köy yerlerinde insanların ellerinde eskiden kalma ne varsa toplamış, biriktirmiş ve böyle bir müze kurmuş. Çok da iyi yapmış, emeklerine sağlık diyorum ve tebrik ediyorum kendisini. Tarihi yaşamak böyle olur, nesilden nesile taşımak, çocuklarımıza geçmişi yaşatmak, zamanın neler getirip neler götürdüğünü anlamak böyle müzeler sayesinde, böyle duyarlı insanlar sayesinde olur ancak.
Beni şaşırtan bir diğer nokta da duvarlarda yazılı olan sözlerin altında kendi isminin olmasıydı, hepsi de ayrı ayrı güzel ve anlamlı sözler...
Çok da popüler olduğunu müzeyi gezerken daha iyi anladım, gezenlerin fotoğraflarını da asmışlar, kendisini kitaplarından ve televizyon programlarından takip ettiğim Sunay Akın` ın da resmini görünce, iyi ki de gelip görmüşüz dedim kendi kendime arkadaşlarımıza bir kez daha teşekkür ederek.
Ağustos-2012
Ağustos-2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder